İstanbul’un müzik hayatına 70 yıl süreyle damgasını vurmuş olan, kültür ve sanat hayatında birçok ilkleri başaran ve İstanbul’un kültür ve sanat hayatının kültür toplumu ile entegre olmasını sağlayan İstanbul Filarmoni Derneği 1945 yılında kurulmuştur.
1826’da başlayan ve Sultan II. Mahmud’un reformları arasında yerini alan çoksesli müzik, İstanbul’un kültür hayatının vazgeçilmez öğelerinden biri olarak kentin tarihine 100 yıldan fazla müddetle damgasını vurmuştu. 1917 de açılan Darülelhan –daha sonraki adıyla İstanbul Belediye Konservatuvarı- ve konservatuvar bünyesinde kurulan Şehir orkestrası haricinde İstanbul Filarmoni Derneği, kentte yaşayan önemli aydınların ve müzikseverlerin girişimleriyle kuruldu. Afif Tektaş, Nadir Nadi ve Cemal Reşit Rey’in öncülük yaptığı çalışmalar kentin ileri gelenlerini de içerisine alarak genişledi. Bu kişiler arasında bulunan Halit Ziya Uşaklıgil, Nedim Gökdil, Türk müzik hayatının önemli müzisyenlerinden Ömer Refik Yaltkaya, Ali Emel Tacar, Lütfi Kırdar, Salih Murat Uzdilek ve Adnan Bozcalı gibi müteşebbis sanatseverlerin girişimleri ile genişleyen kitle, konservatuvar ve orkestra üyelerinin de desteğini alarak hazırladıkları tüzüğü gerekli makamlara ileterek 1945 yılında derneği kurmuşlar ve faaliyete geçirmişlerdir.
Derneğin kuruluş amacı müzik kültürünü geliştirerek çoksesli müziği yaygınlaştırmak, müzikolojik araştırmalar yapmak, şehir orkestrasına destek olmak, konserler, konferanslar ve kurslar düzenlemek, Türk sanatçılarını destekleyerek bestecileri teşvik etmektir. Gerektiğinde farklı şehirlerde şube açma yetkisi de bulunan dernek kısa süre içerisinde kentin önemli şahsiyetlerini de bünyesine katarak genişlemiş ve İstanbul müzik yaşamının en önemli kurumu olmuştur.
Filarmoni Derneği, Bakanlar Kurulu’nun 26.10.1957 gün ve 4-9648 sayılı kararı ile kamu yararına dernek statüsü kazanmıştır.
Cemal Reşit Rey gibi önemli bir figürün derneğin sanatsal faaliyetlerini üstlenmesi bir lokomotif güç olarak derneğe önemli ölçüde hız kazandırmıştır. Eski İstanbul Valisi ve belediye başkanı Lütfi Kırdar, Açık Hava Tiyatrosu ve opera binasının yapılmasını sağlamış, Tektaş ailesi ise iş dünyasından elde ettikleri bağışlar ile derneğin şemsiyesinde İstanbul’un sanat hayatına kazandırdıkları zenginlikler ile tarihteki yerlerini almışlardır. Eski valilerden Fahrettin Kerim Gökay dahil önemli devlet adamları derneğin bugünkü hale gelmesinde önemli roller oynamışlardır.
İFD sanatsal faaliyetler düzenleyerek şehir orkestrası ile birlikte Saray Sinemasında düzenli konserler vermiş, İstanbul’da düzenli olarak çalışan Franko Konser Bürosu vasıtası ile yurt dışından önemli sanatçıların Türkiye’ye gelmesine ön ayak olmuştur. Bu sanatçılar arasında bulunan Prihoda, Thibaud, Haendel, Menuhin, Ricci, Michelangeli-Benedetti, Oistrakh, Kogan, Abbado, Boulanger, Tagliaferro, Salzman, Cortot, Uninsky, Iturbi, Kempff, Gieseking, Ciccolini, Gilels, Magaloff, Perlemuter, Katchen, François, Sadlo, Cassado, Fournier, Janigro, Goossens, Rodrigo, Britten gibi 20. Yüzyılın en büyük isimleri kentin belleğinde anılmaktadır. Sadece müzik değil ama edebiyat ve diğer sanat alanından da devrin en büyük isimleri Türkiye’ye davet edilmişler ve kültürel hizmetler birbiri ile yarışmıştır. Yurdumuzun yetişen edebiyatçı ve müzisyenleri de bu yapılan konferans ve konserlerde yer almışlardır.
Filarmoni Derneği yurdumuzun genç sanatçılarına ödüller vererek onların sanat hayatlarında yaşadıkları ilk deneyimlerini hazırlamaları bakımından da önemli bir yer tutmuştur. Suna Kan’a 1947 yılında ödül veren dernek daha sonraki yıllarda Ergican Saydam, Mayda Arıkan, Ayhan Turan, Pertev Apaydın ve Vedat Kosal’a da ödüller vermiştir. Küçük çocuklar için faaliyetler düzenlemiş olan dernek aynı zamanda müzik eğitimini bir ülkü olarak ele almış ve geniş kitleleri eğitmeyi görev edinmiştir.
Panayot Abacı’nın girişimi ile 1962 yılında hayata geçen Orkestra isimli dergi, 2015 yılında kaybettiğimiz Abacı’nın hayatı boyunca devam etmiştir. Sadece 1974 ile 1983 yılları arasında kesintiye uğrasa da, dergi Türk müzik hayatının en uzun süreli dergisi olma ünvanını korumuştur. Bu dergide İstanbul ve Türkiye müzik hayatının önemli fikirleri ortaya atılmış ve dergi geniş bir takipçi kitlesine ulaşmıştır.
İstanbul’un müzik hayatı içerisinde gelişen fikirler ile yeni oluşumların hepsi Filarmoni Derneği’nin içerisinde yankı bulmuş ve dernek bu oluşumlar ile çalışmalarını sürdürmüştür. İstanbul Şehir Orkestrası’nın bölünmesinden sonra yeni kurulan İstanbul Şehir Operası ile ilişkileri geliştiren dernek daha sonra kurulan İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi ile de çalışmalarını devam ettirmiştir. 70’li yılların sonunda Ertuğrul Sevsay önderliğinde kurulan İstanbul Filarmoni Oda Orkestrası ise dernek bünyesinde kurulan bir orkestra olup bir müddet çalışmalarını devam ettirmiştir.
İstanbul Filarmoni Derneği köklü geçmişiyle 20. Yüzyıldan 21.Yüzyıla geçerken İstanbul’un değişen kültürel hayatında en önemli kurumlardan biri olarak hizmet vermiştir.
Uzun yıllar Panayot Abacı’nın özverili çalışmaları ile hayatını sürdürmüş olan dernek günümüzün maddi koşullarına dayanma açısından başarılı bir sınav vermiş ve zorlu süreçlerden geçerek varlığını muhafaza etme başarısını göstermiştir. Panayot Abacı’nın 2015 yılındaki vefatından sonra yeni bir sürece girmiş olan İstanbul Filarmoni Derneği 2016 yılında yaptığı genel kurul ile yönetim kadrosunu gençleştirmiş ve yeniden İstanbul’un kültür hayatında önemli bir yer kazanmak adına faaliyetlerine başlamıştır.
İstanbul Filarmoni Derneği 2018-20 Dönemi Yönetim Kurulu Üyeleri
Üsküp (Makedonya)’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi’nde devam etti. İngilizce, Makedonca, Sırpça ve Hırvatça dillerinde profesyonel turist rehberidir. 1997 yılında Antonina Turizm, 2008’de Istanbul Walks ve 2017 yılında da Tehran Daily Tours olmak üzere turizm faaliyetlerinde bulunan üç ayrı seyahat acentesini kurmuş ve halen bu şirketlerin Genel Müdürlüklerini yapmaktadır. 2020 yılında online eğitimler veren “Antonina On Line Mektep”i kurdu. İstanbul şehrinin kültürel ve mimari mirasını korumak için 2002 yılında kurulan Şehristanbul Derneği’nin kurucu başkanıdır. TÜRSAB Boğaz BYK (2003-2005) üyeliği yapmıştır. 2. ve 15. Galata Şenliği’nin ve 1. Uluslararası Galata Festivali “Galata Fest”in direktörlüğünü yapmıştır. İstanbul Balık Festivali’nin festival direktörüdür. Beyoğlu Turizm Geliştirme Platformu (2003-2004) üyeliği yapmıştır. Turizme yeni bakış açıları getiren Nostaljik Dolmuş, Hazine Avı, Kutu Avı gibi projeleri hayata geçirdi. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği, İstanbul Ticaret Odası, İstanbul Rehberler Odası, Rumeli Türkleri Dayanışma Derneği, Rumeli Yöneticiler ve İşadamları Derneği (RUYİAD), Teşvikiye Rotary Kulübü üyesidir. İstanbul Filarmoni Derneği Yönetim Kurulu üyesidir. “Bursa Yeni Kaplıca – Bursa’da Yeni Kaplıca Hamamı” başlıklı bilimsel bir kitabı ve çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış makaleleri vardır. 128 ülkeye seyahat etmiştir ve 90 ülkede yerel rehber olmaksızın rehberlik yapabilmektedir.
Cumhuriyet, Söz, Radikal Seyahat, Hürriyet Seyahat gibi Türkiye’nin en prestijli gazete ve dergilerinde çeşitli makaleleri bulunmaktadır. İZ TV’de 17 seyahat belgeseli hazırladı ve sundu. İstanbul’da günlük Nova Makedonija ve Birlik Makedonya gazetelerine muhabirlik yaptı.
Sibel Tuna ile evli ve Ekin Celal, Ozan ve Bulut adlarında üç çocuk babasıdır.
Atilla Tuna müziğin yaşamıyla olan ilişkisini şu sözlerle açıklıyor: “İlk klasik müzik konserine 8 yaşındayken Üsküp’te (Makedonya) babamla gittim. Konser salonuna girdiğim ve orkestranın konsere başladığı o sihirli anı hiç unutmadım; klasik müzik, sonrasında hayatımın bir parçası haline geldi. İstanbul’a ailemle yerleştiğim 1983 yılında, ilk merak ettiğim ve görmek istediğim yer Atatürk Kültür Merkezi oldu. Klasik Müzik, benim tutkum ve yaşam tarzımın önemli bir bölümünü oluşturuyor. İstanbul Filarmoni Derneği’ni ülkemizin önemli kültür kurumlarından biri olarak görüyorum. Dernek kurucumuz Cemal Reşit Rey’in bizlere hediye ettiği bu kurumu, kurumsallaştırmak ve daha da güçlendirerek gelecek nesillere devretmek zorundayız.”
Antakya’da doğdu. 1970 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. İngiltere’de master ve doktora yaptı. 1982’de doçent oldu. Hacettepe Üniversitesi’ndeki öğretim üyeliğinin ardından çimento sektörüne girdi. Uluslararası bir çimento şirketinde teknik işlerden sorumlu Başkan Yardımcısı olarak çalıştı. 2008 yılında emekli oldu.
Annesinin etkisiyle küçük yaşlarda klasik müziği sevdi. Zaman içinde iyi bir konser izleyicisi, sıkı bir Mahlerian oldu.
2018 Mayıs ayından beri İstanbul Filarmoni Derneği’nin Başkan Yardımcısı’dır.
Cambridge Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (İTÜ MİAM) mezunu İktisatçı ve Müzikolog Rana Gediz İren, halen Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nde Kültür ve Sanat Dersleri öğretim üyesidir ve müzik tarihi dersleri vermektedir. Müzikoloji çalışmalarında öncelikle erken Barok dönemde İtalya’da bestelenmiş vokal eserlerde Osmanlılar’ın izlerini sürmektedir. Gediz İren’in özel ilgi alanları arasında ayrıca klasik müzik ve görsel sanatlar arasındaki etkileşimler ve opera tarihi bulunmaktadır. 1995-2000 yıllarında yurtdışı ve yurtiçinde JP Morgan, Deutsche Bank ve TSKB gibi bankalarda yatırım bankacılığı yapmış, 2000-2004 yıllarında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Açık Toplam Enstitüsü’nde ise dernek ve vakıflarla çalışma tecrübesi kazanmış olan Gediz İren, 2018 Haziran ayından beri İstanbul Filarmoni Derneği’nin Genel Sekreterliği’ni yürütmektedir. Evli ve iki çocuk sahibidir.
1955’te İstanbul’da doğdu. Öğrenimini Nejat Tekebaş ile İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü (Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi) Müzik Bölümü’nde tamamladıktan sonra, Viyana Devlet Müzik ve Sahne Sanatları Yüksek Okulu’nda (Viyana Müzik Üniversitesi) Prof. Senta Benesch ile sürdürdü ve Almanya’nın Detmold şehrinde Prof. Stephan Haack ile tamamladı. İtalya’nın Arezzo kentinde, Arezzo Uluslararası Yaz Kursları’na aktif olarak katıldı.
Viyana Müzik Akademisi Konser Orkestrası, Salzburg Mozarteum Opera Orkestrası ve Arena di Verona Opera Festival Orkestrası’nda ünlü şef ve solistlerle çalıştı. Paderborn – Detmold Viyolonsel Altılısı’yla Almanya’da çok sayıda konsere katıldı. 1984 yılında yurda dönen sanatçı, 20 Ocak 2015 tarihine değin İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Çello Sanatçısı olarak görev yaptı ve bu kurumdan emekli oldu. Yurt içinde ve dışında çok sayıda konserde yer aldı. Bu arada çeşitli yıllarda Mimar Sinan Solistleri, Akbank, Milli Reasürans gibi bazı özel orkestralarda da çalmıştır.
1985–89 yılları arasında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü’nde Çello Öğretim Üyeliği yanı sıra, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda, Çalgı Yapım ve Onarımı ve Yaylı Çalgılar Tarihi dersleri de vermiş; değişik dönemlerde İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası yönetim kademelerinde Yönetim Kurulu Üyeliği, Müdür Yardımcılığı ve Program Koordinatörlüğü görevlerinde bulunmuştur.
Açık Radyo’da 26 hafta boyunca Çello Gezgini adlı bir program hazırlayarak sunmuş; yaylı çalgıların yapımı ve tarihçesiyle, evrensel çoksesli müzik konularını kapsayan konferanslar vermiş, gazete ve dergilerde yazıları yayınlanmış, radyo ve televizyon programlarına katılmıştır.
Daha müzik yaşamının ilk yıllarından başlayarak, Çalgı Yapımı, Yaylı Çalgılar’ın gelişim süreci ve sesin oluşumu konularına büyük ilgi duymuş ve zaman sürecinde bu adeta bir tutkuya dönüşmüştür.
Aralarında Cremona, Paris ve Mittenwald’in de bulunduğu önemli yapım merkezlerini gezmiş, Avrupa ve ABD’de çok sayıda Çalgı Müzesi’ni ve önemli yapımcılarının atölyelerini ziyaret etmiştir.
1987 yılından bu yana aktif olarak Yaylı Çalgı Yapım ve Onarımı ile uğraşmakta olup, 30’dan fazla keman, viyola ve viyolonsele imza atmıştır. Çalgıları yurt içinde ve dışında, profesyonel sanatçılar tarafından kullanılmaktadır.
Almanca ve İngilizce bilen Alp Altıner, halen İstanbul Filarmoni Derneği yönetim kurulu üyeliğini sürdürmektedir.
Naz Kurdoğlu Şen, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nü 1985 yılında bitirdikten sonra New York’da Intrade Corporation’da çalışmaya başlamış, ağırlıklı olarak dünyadaki lastik endüstrilerine servis ve destek vermek amacında olan işletmeyi 2013’te almıştır. Halen CEO olarak görev yapmaktadır.
2015 yılında İstanbul’da kendi yarattığı “Turquoise Tassel” markası altında, evinin dışında çalışma imkânı kısıtlı kadınlar için el işi ürünler hazırlatıp pazarlayarak kadınlar arası bir köprü kurmuştur. Bu operasyondan gelen gelirlerin önemli bir kısmını ailelerin eğitimi, çocuk işçi ve gelinlerin engellenmesi gibi projelere yönlendirerek yarınlara sahip çıkmayı hedeflemektedir.
Güney Amerika Latin ezgileri ve kültürlerine karşı olan özel merakının yanı sıra iyi bir klasik müzik dinleyicisidir.
2018 Haziran ayından beri İstanbul Filarmoni Derneği Yönetim Kurulu üyesidir.
Rifat Kayral
Ankara doğumlu olup ilk, orta ve lise eğitimini T.E.D. Ankara Koleji Vakfı Özel Lisesi’nde tamamladıktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Mühendisliği’nden mezun oldu. Ankara’da yaşarken çocukluğundan itibaren öncelikle ailesinin teşvikiyle klasik batı müziği ile dinleyici olarak tanıştı. Aile dostları ve kendi arkadaş çevresi sayesinde Ankara’nın dönem orkestraları ile opera ve balesini takip etmesi, ileriki yıllarda kendisinin müziksever altyapısının oluşumunda etkili olurken İstanbul’a yerleşmesi ile beraber, kentin zengin müzik ve sanat olanaklarından doyasıya yararlandı ve halen severek yararlanmakta.
13 yıl boyunca, ilk Türk sanayi robotunu da üreten ve robotlu otomasyon kullanarak sanayi üretim hatları kuran, Altınay Robotik A.Ş.’nde sistem analisti esas görevinin yanında uluslar arası ilişkiler yetkilisi ve kurumsal bilgi işlem yöneticisi olarak çalıştı. Ardından 5 sene boyunca Arap Türk Bankası A.Ş.’nde ana bankacılık, kurumsal doküman yönetim sistemi ve iş akışları yönetimi yazılımlarının yöneticisi olarak bilgi işlem bölümünde görev aldı.
Dinleyici ve müziksever olarak içinde bulunduğu müzik sanatı ortamında Müzik’in, dolayısıyla sanatın, bir ilgi ya da hobi değil, yemek ve içmek gibi insani ihtiyaçlardan olduğunu savunurken müziği “iyi” ve “kaliteli” bir şekilde tekrar çalabilen sistemlerden dinlemek şeklindeki “hi-fi” ve “odyofillik” hobisini de bu sayede yaşayabilmektedir.
2018 Mayıs ayından bu yana İstanbul Filarmoni Derneği’nin Yönetim Kurulu üyesidir.